9 Eylül 2016 Cuma

Yerçekimli Karanfil


Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde  
Oysaki seninle güzel olmak var  
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi  
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda  
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.  

Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte  
Sen de bir başkasına  veriyorsun daha güzel  
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor  
Derken karanfil elden ele.  

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle  
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil  
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk  
Birleşiyoruz sessizce.  
  
                                                            Edip CANSEVER  

15 Şubat 2016 Pazartesi

Ne İçindeyim Zamanın

Ne içindeyim zamanın, 
Ne de büsbütün dışında; 
Yekpare geniş bir anın 
Parçalanmaz akışında, 

Bir garip rüya rengiyle 
Uyuşmuş gibi her şekil, 
Rüzgarda uçan tüy bile 
Benim kadar hafif değil. 

Başım sükûtu öğüten 
Uçsuz, bucaksız değirmen; 
Içim muradıma ermiş 
Abasız, postsuz bir derviş; 

Kökü bende bir sarmaşık 
Olmuş dünya sezmekteyim, 
Mavi, masmavi bir ışık 
Ortasında yüzmekteyim.

                                             Ahmet Hamdi Tanpınar                                   

12 Şubat 2016 Cuma

Dalgacı Mahmut


İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.

Deniz yırtılır kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim.

Dalga geçerim kimi zaman da,
O da benim vazifem;
Bir baş düşünürüm başımda,
Bir mide düşünürüm midemde,
Bir ayak düşünürüm ayağımda, 
Ne haltedeceğimi bilemem.

                                         Orhan VELİ

11 Şubat 2016 Perşembe

Masalların Masalı

Su başında durmuşuz, 
çınarla ben. 
Suda suretimiz çıkıyor, 
çınarla benim. 
Suyun şavkı vuruyor bize, 
çınarla bana. 

Su başında durmuşuz, 
çınarla ben, bir de kedi. 
Suda suretimiz çıkıyor, 
çınarla benim, bir de kedinin. 
Suyun şavkı vuruyor bize, 
çınarla bana, bir de kediye. 

Su başında durmuşuz, 
çınar, ben, kedi, bir de güneş. 
Suda suretimiz çıkıyor, 
çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin. 
Suyun şavkı vuruyor bize, 
çınara, bana, kediye, bir de güneşe. 

Su başında durmuşuz, 
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz. 
Suda suretimiz çıkıyor, 
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün. 
Suyun şavkı vuruyor bize, 
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze . 

Su başında durmuşuz. 
Önce kedi gidecek, 
kaybolacak suda sureti. 
Sonra ben gideceğim, 
kaybolacak suda suretim. 
Sonra çınar gidecek, 
kaybolacak suda sureti. 
Sonra su gidecek 
güneş kalacak; 
sonra o da gidecek... 

Su başında durmuşuz. 
Su serin, 
Çınar ulu, 
Ben şiir yazıyorum. 
Kedi uyukluyor 
Güneş sıcak. 
Çok şükür yaşıyoruz. 
Suyun şavkı vuruyor bize 
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze...


                                                                                  7 mart 1958, Varşova 
                                Nâzım Hikmet